Allah Teâlâ yegâne galiptir. Mağlup olması gibi bir şey asla düşünülemez. Hilekârların hilesi, O’nun için asla geçerli olmaz. “el-Azîz” ism-i şerîfi Kur’ân-ı Kerîm’de, bazen tek başına bazen de diğer isimlerle beraber toplamda seksen sekiz kez zikredilmiştir. Diğer isimlerle birlikte zikredilmesi bu ismin, diğer isimlerin gücünü ve manasını teyit eden bir anlam derinliğine sahip olmasından kaynaklanmıştır.
İzzet; kuvvet, imkânsızlık, üstünlük ve galibiyet izzeti olmak üzere üç başlıkta mütalaa edilir. Bir kul izzet sahibi biri olabilmek içi heveslerine hâkim ve galip olmaya çalışmalı, istek ve arzularını temiz, dürüst, helâl ve meşru yollardan kazanmaya çalışmalıdır. İşlerinde ve sözlerinde akıl ve basiret zemininde hareket edip bu sınırları gözetmek de yine izzet sahibi olabilmenin gereklerindendir.
İnsan, bu ism-i şerîfin manasından yola çıkarak zilletinin şuurunda olmalı, diğer varlıklara üstün kılınmasının anlamını göz önüne alarak zelil olmaktan sakınmalı, kendisini zillete sürükleyecek olan huylardan kurtulmaya çalışmalıdır.
İnsanların izzet yönünden en üstünü peygamberlerdir (hepsine selâm olsun). Onlardan sonra halifeleri ve –ilim yönünden- varisleri gelir. İnsan, kendisine örnek ve rehber olarak gönderilmiş olan peygamberlerin yoluna uyarak izzet sahibi kullar arasına dâhil olur.
Ayet-i kerimelerden birinde Allah Teâlâ’nın “Azîz” ism-i şerîfi, intikam sıfatı ile birlikte yer alır. O’nun intikam ve izzet sıfatlarının birleştiği durumlar pek azdır. Aksi takdirde Allah Teâlâ, işledikleri günahlara karşı insanlara mühlet vermeksizin intikamını alacak olsa, yeryüzünde insan hayatından bahsedebilmek dahi mümkün olmazdı.
Faziletleri ve Zikrindeki Faydalar
“Yâ Azîz” ism-i şerîfi, Hazreti Yusuf’un (Aleyhisselâm) zikridir. O, bu ism-i şerîfin hürmetine kuyudan kurtulmuş ve Mısır’a sultan olmuştur. Kırk gün boyunca her sabah namazını müteakip kırk bir defa “Yâ Azîz” ism-i şerîfine devam eden kimse, borçlarından kurtulup zengin olur; kalbi, her türlü şüphe ve endişeden arınıp temizlenir. Bu ism-i şerîfin zikrine samimiyetle ve ihlâsla devam eden bir mü’min, tecellilerine nailiyetle insanlar arasında azîz bir kimse olur. Mahlûkata muhtaç olmaz, rızkı bollaşıp bereketlenir ve maksatlarına nail olur.
Not: Yazı başındaki arkaplan görseli “Helen Abbas”a aittir. İsmi belirtilmeden kullanılması yasaktır.
Bir Yorum Yazın