“Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten” anlamlarına gelen “el-Bâsıt” ism-i şerfi, ilk bakışta rızık bolluğunu çağrıştırsa da, her türlü bolluğu kapsayan bir anlam genişliğine sahiptir. Örneğin, hayat vermek yani ruh vererek hayatı bedene yaymak, ahirette insanları yeniden dirilterek (hesap vermek üzere toplanma) haşr alanında buluşmaları için onları tekrar bedenlerine yayma şeklindeki manaları da “el-Bâsıt” ism-i şerfinin kapsamına girmektedir.

İnsan, bolluk zamanlarında genellikle şımarır. Bu nimetleri kendisine lütfedenin, bir gün geri alabileceğini düşünmekten uzak davranır. “el-Bâsıt” ism-i şerifinin manasını kavrayan mü’minler, bu bilince sahip kimseler olarak bollukta şükür içerisinde olup bu bolluğun kendisinden alınmaması için Mevlâ Teâlâ’ya niyaz ederler. Bunu yaparken elbette ki mükellefiyetlerini yerine getirme konusunda hassas davranır ve boş vakitlerini dua, evrad, ezkâr ve nafile ibadetlerle geçirirler.

El-Bâsıt Faziletleri ve Zikrindeki Faydalar

Evliyâullâh’ın büyüklerinden olan Sadreddîn-i Konevî (Kuddise Sirruhû), “Yâ Bâsıt” ism-i şerifini virt (günlük ders) edinen büyüklerdendi. Kavuşmuş olduğu manevî makamları ve büyüklüğü bu ism-i şerife devam etmesine karşılık bir lütuf olarak değerlendirmiştir.

Sabah kerahet vakti yani takvimde “Güneş” olarak belirtilen ve güneşin doğuşunu ifade eden saatin üzerinden 45 dk sonra giren ve halk arasında daha çok “Kuşluk Vakti” olarak tabir edilen vakitte kılınan Duha namazının ardından bu ism-i şerife devam edilmesi tavsiye olunmuştur. Bu ism-i şerifin zikrine Duha namazını müteakip on defa olmak üzere devam eden kimsenin rızkının ve şerefinin artacağı belirtilmiştir.

Bir mü’min, manasına inanarak ellerini semaya doğru kaldırmak suretiyle yetmiş bir defa “Yâ Bâsıt” ism-i şerifini okur ve yüzüne sürerse fakirlik görmez. Eğer fakir durumdaysa, varlıklı bir kimse hâline gelir.

Daha önce “el-Kâbıd” ism-i şerifini anlatırken de belirttiğimiz gibi, “Yâ Bâsıt” ism-i şerifiyle bu ism-i şerif arasında mühim bir irtibat söz konusudur. Dolayısıyla birinin zikrine devam ederken, diğerinin zikriyle beraber devam edilmesi tavsiye olunmuştur. Bu irtibat Kur’ân-ı Kerîm’de: “Hâlâ bilmediler mi ki; Allah, rızkı dilediğine açar ve kısar. Şüphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için nice ibretler vardır.” (Zümer Sûresi, 52) ayet-i kerimesiyle de açık bir şekilde vurgulanmıştır.

Not: Yazı başındaki arkaplan görseli “Helen Abbas”a aittir. İsmi belirtilmeden kullanılması yasaktır.

Esmâü’l-Hüsnâ

Bir Yorum Yazın

Email adresiniz gizli kalacaktır. Zorunlu alanlar şu işaretle bildirilmiştir: *