İsm-i şerifin sonunda yer alan harf, Türkçemizde bulunmayan “ض” (Dat) harfidir. Bu harfin kendisine has bir okunuşu vardır; fakat Türkçeye bazı kelimelerde “D” şeklinde, bazı kelimelerde ise “Z” şeklinde farklı okunuşlarla nakledilmiştir. Bu harfi çıkaramayanların, ism-i şerifi “Z” ile “el-Kâbız” şeklinde telaffuz etmelerinin ve zikrederken de bu şekilde zikretmelerinin doğruya daha yakın olduğu söylenebilir. Bu niyet üzere, belirttiğimiz şekilde zikredenler, mahreç (Kur’ân harflerinin çıkarılmasına yönelik ilim) ilmini tahsil etmediklerinden inşâallâh sorumlu tutulmayacaklardır. Bununla beraber, her mü’min imkânları nispetinde, Kur’ân-ı Kerîm’i mahreçli ve tecvidli şekilde öğrenmeye gayret etmelidir.

“Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan” anlamlarına gelen “el-Kâbıd” ism-i şerifi, bütün canlılara hayat verilmesini ve tayin edilen vakit geldiğinde hayatlarına son verilmesini de kapsar. Zenginlere varlık; fakirlere yoksulluk, bu ism-i şerifin tecellisiyle gelir. Zenginler malından fakirlere tasadduk ediyormuş gibi görünseler de hakikatte onlardan alıp ihtiyaç sahiplerine veren Allah Teâlâdır. “De ki: ‘Ey mülkün sahibi Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de onu çeker alırsın, dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır Senin elindedir. Muhakkak ki, Sen her şeye kâdirsin.” (Âl-i İmrân Sûresi, 26) hitabı da bu anlamları vurgulamaktadır.

İnsanın eli bazen bollaşır, bazense darlaşır. Darlık ve sıkıntı zamanlarında Allah Teâlâ’ya güvenip sığınılmalıdır. Zorluğun ardından kolaylık geleceğine inanılmalı, huzursuzluk ve sıkıntı içerisine düşülmemelidir.

Mü’minler, “el-Kâbıd” ism-i şerifinin manasını içselleştirdikleri takdirde, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin ulaşmış olduğu olgunlukla:

Hakk’ın olacak işler,
Hoştur gam u teşvişler,
Ol hikmetini işler,
Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler…

Diyebilecekleri, manevî bir seviyeye erişebileceklerdir.

Faziletleri ve Zikrindeki Faydalar

“el-Kâbıd” ism-i şerifinin etkili olduğu alanlar kısaca “Harb, darb ve kıtlık” olarak ifade buyrulmuştur. “Yâ Kâbıd” zikrini birer lokma ekmek üzerine yazarak yemeye devam edenler, açlık ve kıtlığa uğramaktan emin olurlar. Arka arkaya dört gün boyunca yüz üç defa “Yâ Kâbıd” ism-i şerifini okuyanlar, düşmanlarından emin olurlar. Bilhassa zulüm altında bulunan coğrafyalarda yaşayan mü’min kardeşlerimize bu zikirlerin hatırlatılmasında büyük faydalar vardır.

Bir mü’min, manasına inanarak ve güvenerek “Yâ Kâbıd” ism-i şerifinin zikrine devam ettiği takdirde, sıkıntılarından, -zulüm altındaysa- zulümden ve kendisini kuşatmış olan istenmeyen huylarından ve vazgeçemediği alışkanlıklarından kurtulur.

Esmâü’l-Hüsnâ’da yer alan bazı isimlerin birbiriyle büyük bir irtibatı söz konusudur. Nitekim “el-Kâbıd” ism-i şerifi ve ondan sonra gelen “el-Bâsıt” ism-i şerifi bu irtibatın bulunduğu isim gruplarındandır. Dolayısıyla zikredilirken bu iki isme dair terkiplerin birlikte zikredilmesi tavsiye olunmuştur.

Not: Yazı başındaki arkaplan görseli “Helen Abbas”a aittir. İsmi belirtilmeden kullanılması yasaktır.

Esmâü’l-Hüsnâ

Sizin yorumunuz Cevaptan vazgeç

Email adresiniz gizli kalacaktır. Zorunlu alanlar şu işaretle bildirilmiştir: *