İnsanın hayatındaki en değerli an, yüce Allah’a yöneldiği ve onunla baş başa kaldığı zaman dilimidir. Allah ile baş başa kalmanın en güzel vasıtası ise duadır. Dua eden insan, bütün varlığı ile Allah’a yönelir ve O’ndan istek ve dilekte bulunur. Ayet ve hadislerde her konu ile ilgili onlarca dua örneklerinin bulunması, duanın dindeki yerini ve önemini ifade eder.

DUA İLE İLGİLİ AYETİ KERİMELER;

1-  “Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad olurlar.” ( Bakara Suresi, 186 )

İrşad: Doğru yolu bulup kararlılıkla benimsemek.

2-  “Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez.” ( A’raf Suresi, 55 )

3- “İsimlerin en güzeli Allah’ındır. Öyleyse O’na bunlarla (Esmaları ile) dua edin. O’nun (Allah’ın) isimlerinde aykırılığa (ve inkâra) (manasını saptıranları) sapanları’ bırakın. Yapmakta oldukları şeyden dolayı yakında cezalandırılacaklardır.” ( A’raf Suresi, 180 )

4- “Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.” ( İbrahim Suresi, 38 )

5-  “.. Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?” (  Furkan Suresi, 77)

6-  “Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. Şüphesiz Rabbinin Katında olanlar, O’na ibadet etmekten büyüklenmezler…” ( A’raf Suresi, 205-206 )

7- “İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir” ( İsra Suresi, 11 )

8- “Doğrusu, ancak Allah’a dua edersiniz de, dilerse O, bertaraf edilmesine yalvardığınızı (belayı) kaldırır. O vakit, ortak koştuğunuz putları unutursunuz.”( En’am suresi ayet:41)

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve selem) de, çeşitli hadislerinde dua ile ilgili şöyle buyurmuşlardır:

“Dua ve bela, kıyamet gününe kadar birbirleriyle mücadeleye, çarpışmaya devam ederler. İşte bu, duanın Allah’ın pek çok rahmetini ve birçok faydalarını celbetmesi ve belaları önleyici olmasındandır.”

“Allah katında, duadan daha kıymetli hiçbir şey yoktur.”

“Kendisinden dua ederek istekte bulunmayana Allah-u Teâlâ gazap eder.”

“Dua kazayı önler. İyilik de rızkı artırır. Kul, işlemiş olduğu günahlarından dolayı rızkından mahrum olur.”

“Dua, Allah-u Teâlâ’nın bir icra kuvvetidir. Gelmesi kesinleşen kazayı dahi önler, uzaklaştırır.”

“Dua müminin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.”

“Şüphesiz dua, gelmiş ve gelecek olan şeylere (kaza ve belalara) karşı faydalıdır. Onun için ey Allah’ın kulları, duaya sımsıkı sarılınız.”

“Dua, rahmet kapılarının anahtarıdır.”

“Dua, bela def eder.”

“Dua, ibadetin iliği,özüdür”

“Yediği haram, içtiği haram, giydiği haram kimse, ellerini açmış dua ediyor. Hiç onun duası kabul edilir mi?”

“Çok dua ediniz. Çünkü kapıyı çok çalana kapının açılma ihtimali büyüktür.”

“Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü mazlum ile Allah arasında perde yoktur.”

Dua; Allah’ın ihsanını gerektirir, rızasını kazandırır, bina üzerine ikame etmeye bir vesiledir.

Dua; günahları terk etmektir. Çünkü dua yolları, günahlarla kapanır.

Peygamber Efendimiz bedir savaşında Ya Hay Ya Kayyüm diye dua etmiştir.

DUA’NIN KUR’ÂN’DAKİ ANLAMI

“Dua”; Kur’ân’da yedi farklı anlamda kullanılmıştır.

1-Çağrı (nidâ) anlamında;

“Sizi çağırdığı gün, O’na hamd ederek davetine uyarsınız ve (kabirlerinizde) pek az bir müddet kaldığınızı zannedersiniz.” (İsrâ, 17/52; bk. Enbiya, 21/45; Fâtır, 35/14; Kamer, 54/10)

  1. İstiâne / Birinden yardım isteme anlamında;

“Kulumuza indirdiğimiz Kur’ân’dan şüphe ediyorsanız, siz de onun benzeri bir sûre meydana getirin; eğer doğru sözlü iseniz, Allah’tan başka, güvendiklerinizi de yardıma çağırın.” (Bakara, 2/23; bk. Yunus, 10/38; Mü’min, 40/26)

  1. Söz (kavl) anlamında;

“Azabımız onlara (helâk ettiğimiz toplumlara) geldiğinde sözleri, ancak ‘biz gerçekten zalimlermişiz’ demekten ibarettir.” (A’râf, 7/5; bk. Yunus, 10/10; Enbiya, 21/15) GİRİŞ 25

  1. İstifhâm / Bir şeyi sormak, anlamak, istemek anlamında;

“Ey inananlar! (Elçi), sizi yaşatacak şeylere çağırdığı zaman Allâh’ın ve Elçisinin çağrısına koşun ve bilin ki, Allah, kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz, O’nun huzuruna toplanacaksınız.” (Enfâl, 8/24; bk. Bakara, 2/68; Yunus, 10/25; Kehf, 18/58; Mü’minûn, 23/73; Nuh, 71/5, 8)

  1. İstekte bulunmak, yalvarmak (suâl) anlamında;

“Kullarım, sana benden sorarlarsa (de ki): Ben (onlara) yakınım, dua edip yalvaran, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm…” (Bakara, 2/186; bk. A’râf, 7/134; Zuhruf, 43/49; Mü’min, 40/49, 60)

  1. İbadet Kur’ân’da birçok ayette “dua” kelimesi ve türevleri bu anlamda kullanılmıştır. Şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:

“De ki: ‘Biz hiç Allah’ı bırakıp da bize fayda da, zarar da vermeyecek şeylere ibadet eder miyiz?…” (En’âm, 6/71)

“Onlar (Rahman’ın kulları), Allah’ın yanında başka tanrı tutup ona ibadet etmezler…” (Furkân, 25/68; bk. Mü’minûn, 23/117; Cin, 72/18, 20)

  1. İman

“De ki: ‘İbadetiniz / imanınız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?’…” (Furkân, 25/77) Bu ayetteki “dua” kelimesi ibadet anlamına gelebileceği gibi iman anlamına da gelir. (Buhârî, İman, İbadet kavramı, iman kavramını da içine alır. Bir insanın ibadet edebilmesi için her şeyden önce iman etmesi gerekir.

DUA ANLAMINA GELEN KUR’ÂN KAVRAMLARI

  1. İbadet

“Dua” kavramı, ibadet anlamına geldiği gibi “ibâdet” kavramı da dua anlamına gelir. Meselâ şu ayette geçen “ibâdet” kelimesi, “dua” anlamındadır:  “Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana dua (ibadet) etmeğe tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min, 40/60)

Sahabeden Nu’mân ibn Beşîr, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in minberde,  “Dua ibadettir” dediğini, sonra sözüne delil olarak bu ayeti okuduğunu söylemiştir. (Tirmizî, De’avât, 2; bk. İbn Mâce, Dua, 1; Ebû Davut, Salât, 358)

  1. Salât Sözlükte dua anlamına gelen “salât” kelimesi Kur’ân’da; namaz anlamında kullanıldığı gibi sözlük anlamında da kullanılmıştır: Şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:

“Ve onlara dua et; çünkü senin duan, onlara huzûr ve sükûn verir.” (Tevbe, 9/103)

“Görmedin mi, göklerde ve yerde olan kimseler ile kanatlarını çırparak uçan kuşlar Allah’ı tespih ederler? Her biri kendi duasını ve tespihini bilmiştir…” (Nûr, 24/41)

  1. Nidâ Sözlükte çağrı anlamına gelen “nidâ” kavramı, Kur’ân’da dua anlamında da kullanılmıştır. Şu örneği zikredebiliriz:

“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin’ diye yalvarmıştı. ” (Enbiya, 21/83)

  1. Kavl Lügatte söz anlamına gelen “kavl” kelimesi, Kur’ân’da dua anlamında da kullanılmıştır. Şu ayeti örnek olarak zikredebiliriz:

“O, Rabbim! Beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sen, çok lütufkârsın, dedi /diye dua etti.” (Sâd, 38/35; Âl-i İmrân, 3/38)

  1. Tazarru Yalvarmak anlamına gelen “tazarru” kelimesi dua ile eş anlamlıdır. Şu ayeti örnek olarak verebiliriz:

“Şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar / dua etsinler diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık.” (En’âm, 6/42)

  1. Suâl Sözlükte istemek ve sormak anlamına gelen “suâl” kelimesi, bir kısım hadislerde dua anlamında kullanılmıştır. Şu örnekleri verebiliriz:

“Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği  istiyorum.” (Müslim, Dua, 72; Tirmizî, De’avât, 9)

“Allah’tan cennet istediğiniz zaman Firdevs cennetini isteyin.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Cenne, 4) Allah’tan bir şey istemek, O’na dua etmektir.

  1. İstiâne “İstiâne” yardım istemek anlamında olup bir kısım ayet ve hadislerde dua anlamında kullanılmıştır. Şu örnekleri verebiliriz: Yüce Allah, Fâtiha sûresinde bize;

“Ancak Senden yardım isteriz” (Fâtiha, 1/5) şeklinde dua etmemizi öğretmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.) de, yaptığı konuşmalarına;

“Her türlü övgü Allah’a mahsustur, O’ndan yardım ister ve O’nun bağışlamasını dileriz” (Tirmizî, Vitir, 116)

  1. İstiğâse “İstiğâse”, yardım istemek demektir. Kur’ân’da dua etmek anlamında kullanılmıştır. Şu ayeti örnek olarak zikredebiliriz:

“Siz Rabbinizden yardım istiyordunuz, O da: ‘Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım edeceğim’ diye duanızı kabul buyurmuştu.” (Enfâl, 8/9)

  1. İstiğfâr “İstiğfâr”; Allah’tan af ve mağfiret dilemek demektir. Af ve mağfiret dilemek, Allah’ın affetmesi için O’na dua etmek, yalvarmak demektir. Nuh Peygamberin, kavmine hitabını içeren şu ayeti örnek olarak verebiliriz:

“Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü O çok bağışlayandır, dedim.” (Nûh, 71/10)

“Vallahi ben günde yüz defa Allah’tan mağfiret diliyorum.” (Müslim, Zikir, 41)

  1. İstiâze “İstiâze”, bela, kaza, âfet ve kötülüklerden Allah’a sığınma, O’ndan kendisini korumasını isteme anlamındadır. Şu ayet ve hadisi örnek olarak verebiliriz:

“Nuh; ‘Ey Rabbim! Ben bilmediğim bir şeyi istemiş olmaktan dolayı sana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen, ben hüsrana uğrayanlardan olurum’ diye niyazda bulundu.” (Hûd, 11/47)

“Allah’ım! Alaca hastalığından, delilikten, cüzzam hastalığından ve her türlü kötü hastalıktan sana sığınırım.” (Ebû Davud, Salât, 367)

  1. Tövbe “Tövbe”, insanın günahına pişmanlık duyması ve Allah’tan af dilemesi demektir. Tövbe eden insan, Allah’a dua edip yalvarmış olur.

“O’ndan mağfiret dileyin, sonra O’na tövbe edin! Çünkü Rabbim yakındır, duaları kabul edendir.” (Hûd, 11/61) Ayette “tövbe edin” emrinden sonra Allah’ın duaları kabul eden olduğunun bildirilmesi, tövbe etmenin de dua anlamına geldiğini ifade eder.

“Zikir” (Allah’ı anma), “tesbih” (Sübhânellah / Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim), “hamd” (Elhamdülillâh / Allah’a hamd olsun), “tehlil” (lâ ilâhe illallah / Allah’tan baş- ka ilâh yoktur), “tekbir” (Allâhü ekber / Allah en büyüktür) “senâ” (Allah’ı övme) ve “şükür” (Allah’ın verdiği nimetlere teşekkür etme), “icâbet”, “istîcâb” ve “tenciye” (duayı kabul etme), “keşf” (sıkıntıları giderme, kaldırma) kavramları “dua” kavramının mana alanını oluşturur.

DUANIN ÖZELLİKLERİ;

Dua bir ibadettir. İhlâs hamd ve şükür, medh ve sena, talepte bulunma (isteme), Allah’ı birleme, tek olduğunu bilmektir.

O’nun rızasını istemek ve azabından korkmak, yalvarmak, niyaz etmek, Allah’a karşı zayıflığını ve acizliğini hissetmek ve O’ndan yardım istemek, manasına gelmesidir.

Dua; ibadetin özü, hülasası, rahmet ve saadet kapılarının anahtarı, cenneti kazanmak ve cehennem’den kurtulmaktır.

Birçok dua çeşidi vardır; sünnet olan dua, müstehab (sevilmiş) dua, mekruh dua, haram ve küfür olan dua gibi…

İnsanı küfre götüren dualardan şiddetle kaçınmalıyız.

Duanın en hayırlısı; tesbih (Sübhanallah), nida tenzih, tehlil (Lâ ilâhe İllallah), hamd (Elhamdülillâh) ve tebcil (yüceltme) ile başlayan duadır.

Dua ağızdan değil yürekten olmalıdır. Dua ile başlayan her şey, iyilik, şeref ve zaferle süsülüdür. Dua etmekten asla çekinme! Dua etmek en tabii hakkımızdır. Dua davettir, samimiyet gerektirir. Dua ve ibadet, Allah ile olmaktır.

Kim; şartlarına uygun dua eder, Allah’tan isterse, duası kabul olunur; kazananlardan, dünya ve ahrette kurtuluşa erenlerden olur.

Bir kul, devamlı olarak zikir, dua ve Allah’a yalvarma ile meşgul olursa, melekler muhakkak onu her türlü kötülüklerden korur.

Bir Yorum Yazın

Email adresiniz gizli kalacaktır. Zorunlu alanlar şu işaretle bildirilmiştir: *